Türkiyenin En Büyük Hikaye Platformu

admin@yetiskinhikayeleri.net

Üyeliğinizi tamamlamak için bize ulaşın!

Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors

Aile Mirasım 1

Ben Tarık 21 yaşımdayım. 170 boyunda kaslı denebilecek bir vücudum var. Ablam var bir tane. Kendisi Nisa 23 yaşında. 165 boyunda kıvrımlı ve dolgun bir vücudu var. Annemle Babam biz küçükken trafik kazasında öldü. Bize genel olarak teyzem ve halam bakmıştı. İkiside kardeşlerini kaybedince onlardan kalan emanetlere tutunmuş ve onları korumaya and içmişti.

İkiside hayatlarına bir sünger çekmiş bizi alıp başka bir şehre taşınmışlardı. Bize herzaman ikisinin bir olup yeteceklerinden bahsederlerdi ama anlamazdım küçükken taki onları bir gece tıpkı annemle babam gibi aynı yatakta garip sesler çıkardıklarına şahit olana kadar. O zaman anlamamıştım ancak hem teyzem hem de halam bize sadece kendileri bakabilmeleri için hayatlarına birer erkek almayı reddedip bu şekilde kendi nefislerini bastırmayı denemişler.

Neyse olaylar benim 18. yaş günümde başladı o gün herşey diğer doğum günlerim gibi başlamıştı. Bir Ocak günüydü daha geçenlerde yeni yılı kutlamıştık ve şimdi de benim doğum günümü kutluyorduk. Evimde bulunan üç kadınında heyecanı aynıydı.

Onlara bu kadar büyütmemeleri gerektiğini belirtiyordum ancak üçü de bunun çok özel olduğunu artık bir oğlan çocuğundan bir erkeğe dönüştüğümü söylüyorlardı. Mumları üfleyip pastayı yedikten sonra hediye seremonisi başlamıştı. Ablam bir saat almıştı bana en sevdiğim türden dijital bir saatti. Teyzem ise güzel bir mont almıştı geçenlerde baktığımız ancak benim gerek yok dediğim işin aslı aklım o montta kalmıştı ve o montu çok istiyordum iç cepleri fazlasıyla vardı ve çok genişti yani size o genişliği tarif edemem heralde ama teyzemin bu hediyesi çok hoşuma gitmişti ablamla ikisine de sıkıca sarılıp teşekkür ettim. Halama sıra gelince de bana iki hediyesi olduğunu birinin aile yadigarı olduğunu ailemizde erkek çocuklarına 18 yaşlarına girdiğimde verilen bir hediye olduğunu belirtmişti diğeri ise uzun zamandır istediğim bir telefondu.

Onada sarıldım ve aile mirasımın nerede olduğunu sordum. Halam bana onun kendi memleketlerinde hala bize ait olan evimizin bodrum katındaki kilitli kasada olduğunu söyledi. Bir sonraki gün hemen bir otobüsle oraya gitmeye başladım.

Yol neredeyse 5 saat sürmüştü ve ablam, halam ve teyzem beni uğurlarken en kısa sürede geri dönmemi istemişlerdi. Bende oraya gidecek önce kasadan mirasımı alacağım ve bu sefer bir uçakla geri döneceğim. Teyzemin şartıydı bu ya gidişte ya dönüşte uçak demişti e dönüşümün hızlı olması için dönüşte demiştim ben.

Neyse iyi kötü normal bir otobüs yolculuğu ile vardım şehrime. Cebimde biriktirdiğim para olduğu için hemen bir taksiye binip halamın verdiği kağıdı verdim adama. Adam beni oraya götürdüğünde ne ile karşılaşacağımı tam bilmiyordum. Kafamı cama dayadım ve zamanında yaşadığım ve bu yaşıma kadar yaşayacağımı da düşündüğüm sokaklara bakıyordum. Bir yarım saatlik yol sonunda adam bir ev önünde durup burası adresin demişti. Taksimetredeki ücreti adama verdim ve indim taksiden.

Ev müstakil idi ancak terk edilmiş gibi duruyordu. Hayatta kalma filmlerinde olan her yeri yeşillenmiş evin her yeri yosun kaplı olan evler olur ya tam olarak onlardan birine bakıyordum resmen. Anahtarla içeri girdiğimde herşey hatırladığım gibiydi. Her adımımda annemle babamın sesleri yanlılanırken nereye baksam onları görüyordum. Gözlerim yaşarmıştı ve bir kaç damla gözyaşım akmıştı ki kendimi toparlamak için gözlerimi elin tersiyle sildim. Kendimi evi gezmekten geri tutamayıp her bir odayı tek tek gezerken bulmuştum. Hem ağlıyor hem odaları geziyordum. Sonunda bana yıllar gibi gelen ev gezme seansım bitipte bodruma indiğimde karşılaştığım şey dev bir kasa idi. Ancak öyle böyle değil yüksekliği heralde bir 2 metreden biraz fazla vardır. Babamın özellikle bana bıraktığı şeyin ne olduğunu o kadar merak etmiştim ki kapağa yaklaştığımda ise üstünde sadece ‘’ kolye’’ yazan bir not vardı çok eski bir kağıttı. O an kafamın üstünde bir ampül yandığına yemin edebilirim. Daha onların ölümleri olmadan önceki son doğum günümde babam bana bir kolye vermişti bunun zamanında kendisininde taktığını bu kolyenin aslında çok büyük bir sırrı koruduğunu ve asla çıkarmamam gerektiğini söylemişti. Şimdi anlıyordum neyi sakladığını. Kolyeyi çıkarıp zamanında çokça inceleyip arkasımdaki sayıların ne anlama geldiğini çözmeye çalışmıştım. Ellerim titreyerek zaten ezberimde olan ancak karıştırmamak için tekrar tekrar kolyeden okuduğum rakamları giriyordum kapağın yanındaki dijital ekrana.

Sayılar bittiğinde yeşil tuşa bastım ve kapak biraz oynadı o an kapağı tutup çevirmem gerektiğini biliyordum. Kapağı korkarak bile olsa açtığımda karşılaşmayı beklediğim kesinlikle bir kitap değildi. Kitabı aldığımda üstünde tam okunmayan yazılar vardı ama zorlada olsa zihni yönetme gibi bir başlığı olduğu çıkarımını yapmıştım. Kitabın yanında minik bir kutu ve bir adet zarf vardı. Önce zarfı açtığımda yazının babama ait olduğu ilk saniyeden belliydi. O güzel inci gibi yazıyı bir daha görüp göremeyeceğimi bilmiyordum ancak şuan görmek bende duygusal bir patlama yaratmak üzere. Zarfta yazanlar ise şunlar idi: Oğlum; Bu mektubu okuyorsan biliyorum ki ben ölmüşüm demektir. Bu mektubu şuan sen beşiğinde yatarken yazıyorum. Bu bilgileri sana yüzyüze vermek en büyük hayalim olsa da olur ki bana bir şey olursa bu sırra ne annen ne halan biliyor sadece ben, benim babam ve şimdi de sen bileceksin. Bu kitap sana istediğin herhangi bir kişinin zihnini yönlendirmen; yaptığı ve yapacağı ayrıca söyleyeceği her kelimeyi yönlendirebilmenin yöntemlerini öğretecek bir kitap. Ayrıca yanında bulunan bu kutu içinde de kitapta anlatılan bir tekniği kullanabilmen için özel bir gereç dışarıda bulunanlar bunun ayarında olması çok zor olduğu için sana özel olarak bir adet bırakmak istedim. 18. yaş günün kutlu olsun canım oğlum. Kendine ve ablana çok iyi bak. Seni çok seven baban

Mektup burada bittiğinde kitabı ve kutuyu anlamıştım. Ama neden sadece babadan oğula geçen bir kitaptı bu neden ablama yada halama da verilmemişti bu sır da sadece ben biliyorum bu sırrı. Kitabı ve kutuyu çantama koydum uçakta incelemek için ancak ben bu kitabın sadece bende kalmasını doğru bulmadığıma karar vermiştim bile. Bir kitap kurdu olarak bunu hızlıca okuyacak ve ablama verecektim bu kitabı evet kesin kararım buydu. Tekrar bir taksi bulup havaalanına giderken çantamdan kitabı açıp okumaya karar verdim. Kitabın ilk sayfasına yine elle yazılmış ancak eski ve biraz da çirkin bir yazıydı. Yazıda ‘bu kitap sadece erkeklerin kaldırabileceği türden şeyler içermekte benim yaptığımı yapıp sakın ailende bulunan kadın bir akrabana verip onun bu sırra mukadder olmasına göz yumma benim gibi onunda başına felaketler gelmesine izin verme’ yazıyordu. Kafam karışmıştı ama sayfaları çevirip okudukça neden olduğunu anlamıştım. Kitap daha çok karmaşık zihni olan kadınları etki altına almak üzerineydi yani aynı şeyleri bir erkeğe yaparsam muhtemelen işe yaramayacaktı. Bu farkındalıkla hemen okumaya başladım kitabı.

Taksi şöförü geldik diyene kadar da kitaba daldığımı fark etmemiştim. Parasını verip indim taksiden. Ayrıca aklıma kutu gelmişti en azından içinde ne olduğunu bileyim diyerek açtım içinden eski görünümlü bir cep saati çıkmıştı. Altında da not vardı. Notta ise ‘ bu saat elinde sallandırırken kendi etrafında dönmez düz şekilde durur işini rahat yaparsın ‘ yazıyordu.

Uçağa yerleştiğimde kitaba devam ettim çaktırmadan. Kitap o kadar iyiydi ki sadece konuşarak bile kadını etki altına alıp istediğini yaptırma yöntemleri vardı ancak bu ileri düzeydi. Kitaba göre erkeğin kızları etkisi altına alabilmesinin 4 seviyesi vardı. Bunlardan ilki yani muhtemelen benim içerisinde bulunduğum seviye bu seviyede erkek elindeki dikkat dağıtıcı nesneyi kullanarak kadının beynini yorarken bir yandan sözleriye zihnini kontrol altına almaktaydı. İkinci seviyedeki erkek birey ise artık dikkat dağıtıcı nesneyi bırakmış ve el hareketleriyle yani aslında dikkat dağıtıcı nesnenin kendisi olduğu ve bir yandan sözleriyle kadını etkisi altına aldığı seviyedir. Üçüncü seviyeyse dikkat dağıtmayı bırakmış artık direk sözleriyle kadını etkisi altına alınabildiği seviyedir. Dördüncü ve son seviye ise artık uzman olmuş olan erkek olarak minimum kelimeyle kadını etki altına alınabildiği seviyedir.

Kitap bunu temel olarak şu şekilde anlatıyor üçüncü seviye mantıkta uzun manipüleye dayanan cümleler kurarken dördüncü seviye artık kadının ne istediğini bilebileceği yada tahmin edebileceği için uzun cümleler yerine direk zayıf noktaları kullanan bir seviye olarak açıklamıştı.

Kitabı temel anlamda tamamen anlamıştım sadece bana bir kurban lazımdı. O sırada koridor tarafında oturan bayan dikkatimi çekti orta koltuk boştu son anda biletini iptal ettiği için ortamız boş kalmıştı. Bunu fırsata çevirmem lazımdı daha neredeyse yeni havalanmıştık nereden baksan 1-1.30 saat vardı inmeye . Konuşma başlatmak için bir bahane ararken telefonun şarjı bitmişti . Bende ne olur ne olmaz diye yanıma powerbank almıştım. Ona uzatıp isterse kullanabileceğini söyledim. Teşekkür edip aldı ve o andan itibaren herşey istediğim gibi devam etmeye başladı. İsminin Gizem olduğunu ve bir üniversitede profesörlük yapmaya yeni başladığını ilk senesinde olduğunu söylemişti bana ne için gittiğimi söylediğinde işte bu an tuzağa düşmüştü tıpkı kitapta söylendiği gibi. Bu andan itibaren artık sihirbazlık için bir ustanın yanına gittiğimi ancak eğitimimi bitirip artık ailemin yanına döndüğümü söyledim.

Heyecanlandı ve ona bir gösteri yapıp yapamayacağımı sorduğunda sanki tereddüt eder gibi yapıp ardından bana uzak oturduğunu yanımdaki boş yere geçerse yapabileceğimi söyledim. Dediğimi yapıp orta koltuğa oturduğunda kutudan saati çıkardım. Kitapta örnek bir çalışma vardı ve onun aynısını yapmaya başlamıştım. Ona saate odaklanmasını söylediğimde tüm dikkatini ona vermişti. İlk önce öylesini bir deneme yaptığımda sadece saate odaklı olduğunu ve neredeyse trans gibi bir şeyin içine girmişti zihni apaçıktı ve benim onu şekillendirmemi bekliyordu. Ona artık sadece benim sözümü dinleyeceğini ne şartlar altında olursa olsun bana gelmek için hazır olması gerektiğini sadece benim için bir orospuya dönüşmesini diğer hiç bir insan için kendini gizleyip saklaması hatta başka erkeklere karşı muhafazakar olması gerektiğini söylediğim zaman kafası hafifçe aşşağı yukarı oynadı. Son bir emir vermek için tekrar söze başladım ‘ ayrıca bana artık sadece sevgilim yada efendi Tarık demeni istiyorum ‘ dediğimde yine aynı tepkiyi aldım.

Sonunda saatle yaptığım şeyi durdurduğumda vereceği tepkiyi merak ediyordum. Direk söze girdim ‘ ee peki nasıldı mini gösterim?’ dediğimde bana bakıp önce ruhsuzca durdu ardından öncekinden daha şen bir şekilde konuşmaya başladı ‘ sevgilim bu hayatımda gördüğüm en iyi gösteriydi tebrik ederim’ diyip yanağıma bir öpücük kondurdu. Şuan orospu modunun açık olduğu belliydi zorlamam lazımdı elimi bacak arasına attığımda biraz gerilmişti hissettim.

Kulağına yaklaşıp fısıldayarak ‘ eğer rahatsız olursan kendi koltuğuna geç ve ilişkimiz başlamadan bitsin Gizemciğim’ dediğimde gözleri kocaman açılmıştı. Bu sefer kendisi bacaklarını açarak benim ona dokunmamı rahatlatmaya çalışıyordu. Bu hali çok hoşuma gitmişti. Altındaki kilot sırılsıklam olmuştu ona çıkarmasını söyledim. Çıkardığında onu şimdi bana ver dediğimde verdi. Elimi amına attığımda kıllı olduğunu fark ettim hiç sevmezdim biraz rahatsız olmuştum açıkçası. Ona ‘ şimdi sen telefon numaranı bana vereceksin bende benimkini sana vereceğim ve evine gittiğinde önce bu kılları iyice kesecek ve bu amı kaymak gibi yapacaksın ardından bana varsa boy aynan onun karşısına çıplak şekilde geçip fotoğraf atacaksın istersen yüzünü gizlersin ama bu sana olan güvenimi zedeleyebilir ayrıca o fotoğrafı attıktan sonra evinin tam konumu bana atmanı istiyorum eğer bu dediklerimi yapmazsan seni bir daha rahatsız etmeyeceğim ve numaranı sileceğim ama yaparsan benim orospum olduğunu bileceğim Gizem ‘ dediğimde Gizeme bir ürperti gelmişti kilot benim bu anın hatırası olarak diyerek çantama atmıştım ve ona yerine geçmesini söyledim. Çok üzüntülü ama garip bir gün olmuştu.

Neyse orada uyumuşum biraz uçak inişe geçerken uyandığımda kendime gelmiştim. Uçak inipte kontrolden geçtikten sonra ben valizim olmadığı için rahatça çıkmıştım havaalanından. Orada halam ile teyzem beni karşılamıştı. Bana nasıl geçtiğini sorduklarında iyi olduğunu eski evi gördüğümü ama sadece bir özür notu ile bir cep saati bulduğumu söyledim. Neyse dediler ve arabaya doğru geçerken Gizemi gördüm bana bakıyordu ve telefonunu işaret edip ardından benimkini göstermişti. Bana mesaj attığını anlamış telefonuma bakmıştım uçak modunda kalmıştı açtığımda ise Gizem bana istediğim her şeyi yapacağına bana anlamadığı şekilde aniden aşık olduğunu ve beni kaybetmek istemediğine dair destanlar yazmış ve onu affetmemi istiyordu. Ona uçakta dediklerimi yaparsa zaten eski halimize döneceğimizi yani onun hala benim orospum olduğu halimize döneceğimizi anlatan bir yazı yazdım ve attım. Anında görüldü olmuştu. Hevesle mesaj yazıp peki Efendim Tarık diyerek artık konumunun bilincinde olarak istediklerimi yapacağının kesin teminatını vermişti. Ayrıca yapmazsa da kendi kaybederdi artık önümde sonsuz seçenek vardı sadece onu istemem yetecek ve öğrendiğim şeyle direk onu etkim altına alacaktım.

Daha her şey yeni başlıyordu..

Bir yanıt yazın

İlgili Hikayeler