Türkiyenin En Büyük Hikaye Platformu

Üyeliğinizi tamamlamak için bize ulaşın!

Benim Hikayem… Bölüm 16

Gizem’i karşımda görünce tüm yaşadıklarım film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Gizem’le birkaç saniye göz göze kaldık. Sonra gözlerini kaçırarak

Gizem: Biraz konuşabilir miyiz?

Ben: Gel…

Gizem’in sesi titriyordu. Gözleri şişmiş, hiç makyajı yoktu yüzünde kendini iyice dağıtmıştı anlaşılan. Yalnız kendime de şaşırmıştım. Sebebi ise Gizem’i görene kadar ona çok sinirliydim. Ancak şuan içimde her hangi bir öfke veya sinir yoktu. Gayet sakin karşılamıştım Gizem’i. Salona geçip karşılıklı oturmuştuk. Gizem kafasını öne eğmiş dizlerini birbirine yapıştırmıştı. Ellerini de birbirine kenetlemiş öylece duruyordu. Aşırı stresliydi. Ben ise tam aksine çok rahattım. Belki 2 dakika boyunca sessizlik oldu. En son sessizliği ben bozdum.

Ben: Ne konuşacaksın benimle?

Gizem’den belli belirsiz kelimeler çıktı. En son boğazını temizledi. Karşımda konuşamıyordu bile.

Ben: Gizem ne konuşacaksın benimle?

Sesimi biraz yükselterek sormuştum. Gizem ağlamaya başladı. Artık göz pınarlarım kurumuştu. Ben ağlamıyordum ağlamaya yakın bile değildim.

Ben: Gizem konuşacak mısın artık?

Gizem biraz daha zorladı kendini artık kelimeler dökülmeye başlamıştı dudaklarından.

Gizem: Ben… Ben çok özür dilerim Kemal…

Ben: Tamam… Diledin ve bitti başka diyeceğin bir şey var mı?

Gizem: Var… Yapılmaması gereken çok büyük bir yanlış yaptım. Her şeyi geri alabilmek için canımı vermeye hazırım.  Ne olur bizi bitirme Kemal.

Ben: Başka bir diyeceğin var mı?

Gizem: Kemal bak bu olay gerçekten benim isteğim dışında gerçekleşti. Ben böyle olmasını istememiştim.

Amına koyduğumun kızı memeni yalatırken 32 dişin gözüküyordu. Nasıl isteğin dışında gerçekleşti? diye içinden geçirdim. Ancak Gizem’e ağzımı açarsam kendimi tanıyordum. Aşırı sinirlenip patlardım.

Ben: Peki Gizem.

Gizem: Bak biliyorum sinirlisin bana öfkelisin. Sinirini benden bu şekilde çıkarıyorsun. Ama biz ayrı olamayız Kemal sende biliyorsun bunu

Bu şekilde Merve bir şeyler zırvalamaya devam etti. Ben ise her seferinde tamam, anladım gibi cevaplar veriyordum. En son Gizem ağlayarak patlamıştı.

Gizem: Ya görmüyor musun ölüyorum burada içim parçalanıyor. Bir şey de bana. Kız bağır çağır hatta döv beni ama bir şey de bir şey yap Kemal durmuşsun orda kafa sallayıp duruyorsun ruhsuz musun ya?

Ben: Ruhsuz mu? Lan ben 2 haftadır ne çekiyorum haberin var mı? Ağlamadığım gün ağlamadığım gece yok. Ulan gittiğim her yer seni hatırlatıyor diye sokaklarda yattım lan haberin var mı? İçip içip sıçtım sokaklarda belki seni biraz olsun kafamdan atabilirim diye. Ne konuşuyorsun, ne anlatıyorsun karşımda Gizem?

Gizem ayağa kalkıp sendeleyerek yanıma geldi. Bana doğru adım atınca elimle dur işareti yapmıştım. Bende ayağa kalkarak uzaklaştım. Hıçkıra hıçkıra konuşmasına devam etti.

Gizem: Özür dilerim… Kemal çok özür dilerim affet…

Ben: Ne affeti ya ne affeti? He gideyim milletin altına yatayım sonra affet değil mi? Bitti Gizem bitti. Affeti falan unut.

Gizem: Kemal ne olursun? Altına falan yatmadım ben.

Gizem konuştukça ses tonum daha da artıyor ve daha da sinirleniyordum.

Ben: Lan niye yaptın lan niye? Tamam be tamam seni affederim. Ama bana de ki Kemal ben çok azmıştım. Sende burada yoktun. Azgınlığımı gidermek için yaptım. Yemin ediyorum her şeyi unutacağım. Affedeceğim seni. Hadi söyle niye yaptın? Çok mu azdın? Ulan seni sürükleyerek yatağa götürdüğü biliyorum söyle!

Gizem ağlıyordu karşımda cevap veremiyordu. Ellerimle omuzlarından tutup sarstım.

Ben: Cevap ver Gizem. Niye yaptın?

Gizem: Zorunda kaldım…

“Hay sikeceğim böyle işi nasıl zorunda kalabilir?” diye içimden geçirdim. Elim ayağım titriyordu. Ne Gizem ne de ben konuşacak durumda değildik. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Biraz da oyalandım kendime geleyim diye. Kendime geldikten sonra salona geçtim arkamdan da Gizem geldi. O da ebeveyn banyosuna geçmiş yüzünü yıkamıştı.

Ben: Sakinleştin mi?

Gizem: Evet.

Ben: Gel otur anlat neden zorunda kaldın?

Gizem: Herşeyi Tuğba başlattı. Sen onunla uzaklaş görüşme dedikten sonra ben ondan baya bir koptum görüşmedim. Bir gün yanıma geldi. “çok kötüyüm yardımcı olur musun….”

Sözünü yarıda keserek

Ben: Ya şu orospuyu anlatma bana gene sinirleneceğim

Gizem: Tamam sinirlenme. O kız Serdar hocayı…

Ben: O şerefisizin de adını ağzına alma

Gizem: Tamam. Kız hocayı sürekli bana anlattı şöyle iyi yerlere referans olur, şuralarda tanıdıkları var, çok iyi yerlere geliriz. Birkaç kere gezi düzenlediler. Meğerse bunlar da o kızın altından çıkmış. bana sürekli hocanın sende gözü var. Sana bakışları çok farklı gibi şeyler söylüyordu. Sonradan öğrendim ki ben hocayı seviyormuşum gibi gidip hocaya anlatmış. Amacı hoca ile benim aramı yapıp en iyi arkadaş katagorisinden çok iyi firmalara girebilmek. Hoca buna ikna olmuş zaten sürekli bana yakın davrandı. Hep de dediki Türkiye’nin en büyük firmasına işe sokacağım seni. Ben de bu fırsatı kaçırmak istemedim. Kariyerimi düşünerek kendimi bu yanlışın içine sokmak zorunda hissettim. Çok pişmanım Kemal hala anlamıyorum nasıl böyle bir şey yapmışım diye.

Ben: Senin kariyerini de işini de gücünü de… bu ne Gizem sen ne anlatıyorsun? Hiç de zorunda falan kalmamışsın. Lan gerdek gecesi için aldığımız çamaşırınla fotoğraf atmışsın adama. Memeni emdirirken 32 dişin gözüküyordu. Bu nasıl zorunluluk.

Gizem: Ya Kemal savunmuyorum sana bu yaptıklarımı. Kariyerimi düşünerek yaptım diyorum.

Ben: Ya hala kariyer diyorsun Gizem ya ne kariyeri. Senin 1 senede kazanacağın parayı ben 1 daire satışından kazanıyorum. Ama yok kariyer çok daha önemli değil mi?

Gizem bir şey diyecek oldu susturdum.

Ben: Sus ben konuşuyorum. Sen şimdi affet diyorsun ya beni. Ee ne olacak sonra? Kızım senin için kariyer her şeyden önemli yarın öbür gün şirkette yükselmek için müdürlerinle aynı şeyi yapmayacağını nerden bileceğim nasıl güveneceğim sana?

Gizem: Haklısın bana güvenmemekte ama benim için her şeyden önemli olan sensin Kemal. Kariyer değil. O yüzden senin sözünden çıkmama kararı aldım. Sen ne dersen ne istersen öyle olurum. İstemezsen çalışmam da evimin kadını olurum.

Başıma ağrılar giriyordu ne yapacaktım ben? Gizem’i affetmeli miydim? Gizem’i defalarca aldatmıştım. Ancak Gizem’e karşı en ufak bir sevgimde azalma olmamıştı. Kalbim tamamen Gizem’le doluydu. Ya şimdi? Ona baktığımda ne hissettiğimi bilmiyordum. Tamamen boşluk hissi vardı. Belki de Gizem’e hala öfkemden gözüm görmüyordu. Seviyordum ya seviyordum tabi ki Gizemdi bu yıllardır sevdiğim evlenme hayali kurduğum kişiydi. Başıma ağrımıştı sağlıklı düşünemiyordum.

Ben: Gizem ne olur bana izin ver? Sakin kafamla düşünmem lazım. Senin o görüntülerini aklımdan nasıl silebilirim bilmiyorum. Düşüneceğim tamam mı?

Gizem hafifçe tebessüm etti.

Gizem: Sana güveniyorum Kemal ve biliyorum ki bizim aşkımız hiçbir zaman bitmeyecek.

Bana doğru adım atıp sarılacaktı ki

Ben: Hayır Gizem yapma. Sen şimdi git ben düşüneyim haber veririm sana.

Gizem çıkmıştı. Ne boktan bir hayatım vardı. Bir taraftan Gizem’i affetmek istiyordum. Yılların birikimi vardı. Çok sevmiştim onu. Üniversite hayatım boyunca onunla evlilik hayalleri kurmuştum. Ancak her gözümü kapattığımda o fotoğraflar aklıma geliyor midem bulanıyordu. Bir daha kimseyi aldatmayacağıma söz vermiştim kendi kendime.

Aklıma Serpil teyze gelmişti. Saate baktım 13:45di zaten bu saatten sonra gelmezdi. Gelmesini de istememiştim bu duygu karmaşalığı sırasında Serpil teyzeyi sikecek durumda değildim. Nasıl bir adamdım ben? Kızın dün annesini siktim. Şimdi de affedebilir imiyim diye düşünüyordum.

Kafamı dağıtmam lazımdı. Ofis geçip kendimi işe verdim. Birkaç müşteri geldi. O günü akşam ettikten sonra eve gittim. Merve’yi aramak istemiştim ama vazgeçmiştim. İki gün daha bu şekilde geçmişti. Artık düşünmekten kafayı yiyecektim. Merveyi aramam lazımdı. Çünkü başıma gelenleri sadece o biliyordu. Hem onun fikirlerini almak istiyordum hemde onunla konuşmak bana çok iyi geliyordu. 3 gün önce Merve ile olmak istediğimi itiraf edecektim. O da sevgili yapmak için tam zamanını bulmuştu. Ne güzel şuan Merve ile mutlu mesut yaşayacaktım. Bunları düşünmeyecektim bile. Birkaç defa çaldıktan sonra açmıştı telefonu.

Merve: Alo!

Ben: Alo! Merve müsaitsen görüşebilir miyiz?

Merve: Sesin kötü geliyor. Ne oldu Kemal?

Ben: Oldu işte bir şeyler müsait misin?

Merve: Olur olur. Ben şuan Beşiktaş’tayım. Sen nerdesin?

Ben: Evdeyim çıkıyorum şimdi.

Merve ile sözleştikten sonra yola koyuldum. Yol boyu düşündüm. Fakat düşüncelerimin içerisinde kayboluyordum. Merve ile buluştuk.

Merve: Nereye gidelim?

Ben: İçmek istiyorum bu akşam. Sakin bir yere gidelim rahat rahat konuşalım.

Merve’nin tarif ettiği bir mekana geçtik. Merve’ye başımdan geçenleri tek tek anlattım. Uzun uzun dertleştik. Daha doğrusu ben anlattım o dinledi. Anlattıkça da içiyordum. Kafam dönmeye başlamıştı artık.

Merve: Kemal sen anlattın ben dinledim. Eğer benim yorumumu merak ediyorsan, bence o kızdan uzak dur. Sana o kızdan hayır gelmez. Tamam belki seni seviyordur ama senlik biri değil. Tabi karar senin çok seviyorsun sonuçta. Ben mutlu olmanı isterim.

Ben: Bilmem seviyor muyum acaba?

Merve: Bilmem sevmiyor musun?

Sadece dudaklarımı bükmüştüm bilmiyorum der gibi. Gerçekten bilmiyordum. Gizem’le yıllarım geçmişti. Onsuz bir hayat hiçbir zaman düşünmemiştim. Peki bu aşık olmamdan dolayı mıydı yoksa alışkanlıktan dolayı mıydı?

Artık kalkama zamanı gelmişti. Hesabı ödeyip çıkmıştık. Tam arabaya doğru gidiyordum ki

Merve: Hey hey nereye?

Ben: Eve işte

Merve: Sen sarhoşsun araba kullanma bu şekilde bir de aklım sende kalacak. Araba kalsın burada taksiyle gidelim.

Ayrı ayrı taksilere binmek yerine bir taksiye bindik. Önce Merve’yi bırakacaktık.

Ben: Merve sağol bu akşam için seni de yordum. Belki de işin vardı ne yapıyordun Beşiktaş’ta?

Merve: Geçen bahsettim ya İlkay ile beraberdim.

Ben: Ya niye söylemedin ayıp oldu çocuğa bilseydim söylemezdim.

Merve: Olur mu öyle şey Kemal sesin de kötü geliyordu rahat edemezdim öyle aklım sende kalırdı zaten.

Merve içimi huzur ile dolduruyordu. Merve’ye itiraf edemediğim duygular mı besliyordum yoksa? Merve’yi seviyordum tabi ki ama bu sevgi aşk mıydı?

Aklıma ilk seviştiğimiz zaman geldi. Hadi o biraz Merve’nin zorlamasıyla olmuştu. Ya onların evlerine gidişim? Merve’yi tamamen düşündüğüm için, değer verdiğim için gitmiştim. Sonra film kopmuştu zaten.

Peki ya sonraları? En ufak sıkıntım olduğu zaman Merve’yi arıyordum. Gizem kızdığı ve istemediği için Merve ile gizli görüşüyordum. Ne için sex yapmak için mi? Hayır Merve’ye değer verdiğim için görüşüyordum.

Peki ya bu gece? Başka arkadaşım mı yoktu da Merve’yi aradım? Murat vardı, Engin vardı…

Bu düşünceler içerisinde Merve’nin evinin önüne gelmiştik. Merve benimle vedalaşıp arabadan indi. Merve bana tarifi mümkün olmayan bir huzur ve güven veriyordu. Bu önceden de böyleydi. Şimdi de böyle. Evet itiraf ediyordum kendime bunun adı aşktı. Hemen hareket eden taksiyi durdurdum.

Ben: Abi dur dur dur bekle hemen geliyorum.

Merve’nin evlerine doğru koştum. Belki 50 metre ilerlemişti araba. Merve tam bina kapısını açmış içeri girerken gördüm ve bağırdım.

Ben: Merveee…!

Merve döndü baktı bana. Yanına gülerek gelmiştim neredeyse ağzım kulaklarımdaydı. Merve de gülümseyerek

Merve: Ne oldu Kemal? Niye gülüyorsun bir şey mi unuttun?

Ben: Merve senden çok ama çok özür dilerim. Bunca zaman bunun farkına varmadım. Gözümün önünde olan şeyi görmedim ama artık eminim.

Merve: Na…Nasıl yani? Ne demek istiyorsun?

Ellerimle ellerini sıkıca tutup

Ben: Merve…. Bak Gizem umrumda değil. Bak sana nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. Bunun beni aldatmasıyla da alakası yok. Bu benim kendime bile itiraf edemediğim bir gerçek. Sana aşığım Merve.

Merve’nin gözünden yaş gelmişti. Bir süre öyle durduktan sonra

Merve: Kemal sen ciddi misin? Bak şakaysa hiç komik değil

Ben: Hayır Merve ciddiyim. Hayatımda olmasını istediğim kişi sensin. Bu süreç bana fark ettirdi ki hayatımdan çıkaramayacağım sadece sen varsın. Ben kendimden eminim Merve

Merve gözünden yaşlar gelerek gülümsemeye başladı. Sonra da sarıldı bana sımsıkı sarılıyordu.

Merve: Bende sana aşığım Kemal. Seni o kadar çok bekledim ki…

Ben: Artık bitti Merve artık bitti… Zor oldu, belki geç oldu bunu anlamam ama artık seninim. Kalbim seninle birlikte.

Merve mutluluktan ağlıyordu. Parmağımla gözlerinden akan yaşları sildim.

Merve: Sen hep gül Merve. Söz veriyorum sana layık biri olacağım seni çok seveceğim.

Merve ile bu duygusal anımız taksicinin kornasıyla bölünmüş oldu.

Ben: Barış Manço’nun domates biber patlıcan şarkısında tam aşkını itiraf edecekken gelen sokak satıcısının sesi gibi girdi araya taksici. Ama en azından ben aşkımı itiraf edebildim.

Merve: Deli ya… Hadi git git sen. Yarın konuşuruz…

Giderken dudağına bir öpücük koyup öyle gitmiştim. Ne kadar da özlemiştim onu öpmeyi. İçim içime sığmıyordu. En son ne zaman bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyordum bile. Kararımı sonunda vermiştim. Artık sonu iyi mi, kötü mü olacaktı bilmiyordum sonunda görecektim. Ancak bildiğim bir şey vardı. Çok mutlu olduğumdu. O gece birbirimize iyi geceler dileklerimizi diledikten sonra son zamanlarda hiç olmadığım kadar huzurlu bir şekilde uyudum.

Ertesi gün uyandığımda Merve aklıma geldi. Dün yaşadıklarım rüya gibiydi. Artık hayatımda Merve vardı. En ufak pişmanlık veya aklımda acaba yoktu. Eğer her şey iyi gider de anlaşabilirsek Merve ile hayatımın sonuna kadar birlikte olmak istiyordum. Saat daha 07:00 dı. Merve’ye mesaj attım.

Ben: Günaydın sevgilim.

Anında cevap gelmişti.

Merve: Günaydın sevgilimmm ben de tam sana yazacaktım. Sen önce davrandın.

Ben: Eee dün geceden beri nasılsın? İyi uyuyabildin mi?

Merve: İyi demek yersiz kalır. Mükemmel diyebilirim. Hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım Kemal.

Ben: Hep mutlu ol Merve. Birlikte her zaman mutlu olalım.

Merve: Bunu o kadar çok istiyorum ki Kemal

Ben: Ya Merve bir şey diyeceğim. O çocukla ne zaman konuşursun?

Merve: Hangi çocukla?

Ben: Ya o sizin orda görüştüğün biri vardı ya

Merve: He İlkay’dan bahsediyorsun sanırım. Dün yanına gelmeden önce bitti o iş.

Ben: Nasıl yani?

Merve: Şöyle oldu. İlkay’ın zaten senden haberi vardı. Yani biz görüşmeye başlamadan önce senden bahsetmiştim. Yıllardır sevdiğim birisi var ama o başkasıyla evleniyor diye. Sonra İlkay bunu bilerek benimle görüşmek istedi zaten şans ver bana onu unutturacağım söz veriyorum falan dedi. Bende kabul ettim. Dün sen arayıp yanına gelmek istediğimi söyleyince çok kırıldı. Ben bu şekilde devam edemem dedi. Ya o ya ben dedi. Ben de seni tercih ettim.

Merve beni gerçekten çok seviyordu. Yıllardır gözünün önünde başkasıyla aşk yaşamıştım. Kim bilir ne kadar çok acı çekmişti. Ve buna rağmen benim en ufak sıkıntımda dahi. Her şeyi bırakıp yanıma gelmişti.

Ben: Merve beni çok sevdin değil mi? Nasıl göremedim ben bunu? Yıllarca bilmeyerek neler yaşatmışım sana.

Merve: Yani gerçekten çok zordu benim için ama işte geçti gitti boşver şimdi geçmişi. Şimdi beraberiz ya önemli olan o.

Ben: Neyse ki her şey geride kaldı. Şimdi bizim zamanımız.

Ben: Akşam görüşür müyüz?

Merve: Evet görüşelim. Bir de sevgili olarak buluşalım bakalım nasıl duyguymuş?

Deyip gülücük emojisi koymuştu. O gün hazırlandıktan sonra işe gittim. Çok yoğun bir günüm vardı. Birkaç tane satış işlemlerim vardı. Çok fazla telefon trafiği yapmıştım. Gün içerisinde ilk fırsat bulduğumda Gizem’e mesaj attım. “Gizem seninle olamam. Aramızda her şey bitti. Lütfen beni arama sorma. Sana kızgın öfkeli değilim. Umarım sen de çok mutlu olursun sonraki yaşamında” yazdıktan sonra Gizemden çok defa aramalar geldi fakat hiç birini açmadım. Mesajlarında yalvardı fakat geri dönmedim. Saat 15:00 gibi ofise gittim. Şarjım bitiyordu. Şarj aletini taktım fakat çalışmıyordu. Karşımdaki telefoncuya götürdüğümde ise telefonun soketinin bozulduğunu söylemişti. Hemen Merve’ye durumu açıkladım.

Ben: Canım ben şimdi ofisteyim ama telefonum kapanacak. Şarj giriş yeri bozulmuş tamire bırakacağım akşam 18:00 gibi teslim edeceklermiş.

Merve: Tamam canım ben işten çıktığım gibi ofise gelirim o zaman bekle beni.

Ofise geri döndüğümde içerde Gizem’in oturduğunu görmüştüm.

Gizem beni gördüğü gibi ayağa kalktı. Ağlaya ağlaya af diliyordu. Ben Gizem’i tekrar yerine oturttum. Bende koltuğuma geçtim. Gizem’e güzel bir açıklama yapmam gerekiyordu. Artık ona karşı bir şey hissetmediğimi anlatmalıydım. Yılların vermiş olduğu emek vardı sonuçta. Kapının önüne koyar gibi gönderemezdim onu. Dolaptan ikimize de soğuk su aldım

Ben: Gizem lütfen sakinleş. Ben anlatacağım sen de dinle. Senin kırılmanı üzülmeni gerçekten istemiyorum.

Ben: Gizem, bak sen çok iyi birisin, iyi kalplisin. Yıllarca seni sevdim seninle evlenme hayalleri kurdum. Beraber çocuklarımızı büyütme hayali kurdum. Bu kararı almamda kesinlikle beni aldatman yok. Sadece bu süreç bana şunu fark ettirdi. Ben seninle yapamazmışım Gizem. Sen çok idealistsin. Sürekli kariyerini düşünüyorsun. Bana da baskı yapıyorsun ayrıca. Yaptığım ve yapmak istediklerimi küçük görüyorsun. Kariyerin için çocuk yapmak istemiyorsun en başta. Bense tam tersi ne kadar çocuk olursa o kadar isterim artık 3, 4, 5 ne kadar olursa.

Tam bir şey diyecekti ki sözünü kestim.

Ben: Ben konuşuyorum lütfen dinle. Sen şimdi diyeceksin ki senin için değişirim, istemezsen çalışmam. Değişme benim için Gizem. Çünkü değişemezsin. Bu zamana kadar değişmedin hatta daha da uç noktaya gittin. Sırf kariyer için beni aldattın mesela. Bu saatten sonra değişemezsin. Sadece kendini kandırırsın. İleride bu sıkıntıları yaşayacağımıza şimdi bitirmek en doğrusu olur.

Gizem masanın üstünde duran sol elimi tuttu. Konuşmaya başladı.

Gizem: Kemal nasıl kıyacaksın bize? Kaç senelik ilişkimize nasıl kıyacaksın? İkimiz de birbirimizi seviyoruz bunu yapma bize ne olursun

Gizem’e üzülmüştüm. Çok acı çekiyordu. Fakat teselli etmekten başka yapacak hiçbir şeyim yoktu. Bu ilişki bitmeliydi. Gizem’in de bunu anlaması lazımdı. Sağ elimi Gizem’in elinin üstüne koymuştum.

Ben: Gizemcim. Lütfen evlilikler, barışmalar kadar ayrılıklar da hayatı bir parçası. İleride bu sıkıntıları yaşayacağımızdan adım gibi eminim. Biz mutlu olamayız Gizem. Bu ilişkiyi burada bitirmek en doğru karar olur. Sen de beni unutacaksın. Kimse kimseyi ömrü boyunca sevemez. Sen de doğru kişiyle tanışım hayatını onunla kuracaksın.

O sırada kapıda Merve’yi gördüm. Bizi böyle el ele görünce ağlamaya başlamış koşar adımlarla uzaklaşmaya başlamıştı.

Bir yanıt yazın

İlgili Hikayeler