Türkiyenin En Büyük Hikaye Platformu

Üyeliğinizi tamamlamak için bize ulaşın!

Hayal Kırıklığına Döşenen Taşlar 1.Sezon 2.Bölüm Alıntıdır

– ‘’Yenge Az camı kıstır yenge’’ camı açmamı istediğini anladım tabi ama korkuyla saniyede bin düşünce geçti kafamdan her şeyin en kötüsünü düşündüm ortamın verdiği sebepler ile. En son verdiğim kararı net hatırlıyorum. ’camı açmasam kırardı ki’’ Bu kadar olumsuz düşüncenin uçuştuğu beynimden gelen emirle camı bir parmaktan biraz fazla indirdim.

‘’Yenge arabanız mı bozuldu ne işiniz var burada niye bekliyorsunuz’’ Korkudan dilim damağım kurudu kelimeler bile çıkmadı ağzımdan camın önünde cevap bekleyen dev adamın varlığıyla.

-Tam cesaret buldum ‘’sınırdan şey’’ kelimesi ağzımdan çıkmışken artık ne kadar süre bu düşünceler kafamdan geçti ve adam da cevap beklediyse eşimin adama seslenmesi kesti sözümü.

-Sınırdan geçeceğiz kardeş tatil için geldik te sıranın sonu görünmüyor gözüm korktu.

-Ağabey, burası tır sırası siz soldan devam etsenize size bakan gişe ayrı.

Azıcık kendimden utandığımı hatırlıyorum ben neler düşündüm adam iyilik yapmak istemiş dedim içimden. Gerçi sonunda bu da yaşadıklarımıza bizi bir adım daha yaklaştıran hata zincirinin bir parçasıydı şimdiden o ana bakınca.

Sevinçten yüzümdeki korku silindi gitti. Adama seslice ‘’teşekkürler abi’’ dedim. Kendime şaşırmıştım cevap bile vermeyeceğim adama ortamın verdiği baskıdan kurtulduğum için ağzımdan çıkmıştı.

Eşim adama teşekkür edip yola çıktığımız anda. Gülerek ‘’abiiii’’ dedi.

-İlker öyle gerildim çekindim ki kaldık burada diye çıktı işte ağzımdan ödedim. Sitemkâr bir şekilde.

Eşim güldü yeniden.’’ Gördünüz mü yürüyen güzellik hanımefendi, insanlar her zaman kötü niyetli değil yardım da görüyorsun beklemediğin yerlerden. ’dedi.

Sustum. Âmâ içimden bir katre kadar hak da verdim sanırım öyle hatırlıyorum.

Soldan çok düşük bir süratle tır genişliğinde neredeyse sola sıfır şekilde yanaşarak yol almaya başladık. Sağ tarafta ki tırları ve ilk durduğumuz yerle aynı kompozisyonda hareket eden tırcıları seyrederek devam ettik. Kısa bir süre sonra eşimin ‘’hay aksi’’ nidasına yola döndüm. Yol ikinci sıra tırla kapatılmıştı. Sol tarafa doğru büyük bir ceple genişlemişti orada terk edilmiş olduğu camlarının kırıklığından belli bir büfe ve ağzına kadar çöp dolu konteynerler vardı. Arkamızdan gelen tır olmasına rağmen eşim sola o cebe girip tek tır olduğunu düşündüğü aracı geçip soldan devam etmek istedi. Ancak geçtiğimizde anladık ki tırdan sonrada onlarca tır ikinci sıraya geçmiş yolu haksızca kapatmıştı.

İlker geri dön hayatım buradan geçemeyiz dediğim anda aracın üstüne sağdan büyük bir gölge düştü. Bizim tek tır sandığımız tırın ardına bir tır yanaştı ve arkasına bir tır daha. Cepte kalmıştık çıkacak yer yoktu.

İlker hışımla araçtan indi gidip adamlarla konuşmaya başladı. Uzun sürmesi ve hararetin artmasıyla eşimin yanında olmalıyım diyerek araçtan çıktım kafama montumun şapkasını çekip önden düğmelerini kapattım. Tesettürlü olmama rağmen yüzümü vesaire göstermek istemez gibi bir çabam vardı. Adamların hepsi varlığımı fark etti ve baştan aşağı süzdüler. Sanki onların gözünden irin akıyordu ve baktıkları anda kendimi iğrenç hissediyordum ama canımdan değerli kocam oradaydı. İlker’in yanına vardığımda adamlardan birisi;

– abi bu taksi değil tır geri geri nasıl gidelim zaten sıfır yanaştık olmaz durun işte sizde orda ne olacak yol açıldığında öncelik veririz sıran kaybolmaz dedi.

-Ya abi ne sırası sıra önemli değil ama geri çıksak dönsek acil bir şey olsa çıkamayız ondan istiyoruz zaten neden ikinci sıra yapıyorsunuz sol binek araçların değil mi? Dedi. Yeni öğrendiği bilgi ile bilmişlik taslayarak.

-Kardeş ne işiniz var binek araçla Pazar sabahın köründe hiç mi bilene sormadınız sınırlar zaten kilit ikinci sıra diyorsun bizde bu işler grupça olur ikinci sıradaki tırların çoğu aynı firmadan zaten binek araç kış günü binde birdir. Neden tek sıra olalım rüzgâr kesiyoruz gece -20 oluyor. Sizin ne işiniz var.

Bu hadsizliğe anlamsızlığa sinirlenirken biz ikinci sıranın arkası da gözle görülmeyecek kadar tır olmuştu.

İlker’in gerildiğini anlamıştım koluna dokundum. Hararetli tartışma anında ben dokununca tartıştığı adamın yanında ki diğer hadsiz şoför ‘’ hadi abi bak git evine annen çağırıyor’’ dedi.

İlker’in omzunu sus anlamında sertçe sıktım. İlker tam üzerine yürüyecekken bu hadsizin. Kükreme gibi bir ses geldi arka tırın arasından adam sustu geri çekildi sesin sahibi göründü neredeyse 2 metre göbekli evrimin bir alt basamağından sakallından yüzü görünmeyen bir adam çıktı.

Hızlıca yanımıza geldi bu. İğrenç yeşil kazaklı ‘’şey’’. O an öldürecek bizi diye düşünürken İlker ile tartışan şoförü sarstı tutup. ’’Siktir lan kabinine geç ‘’ dedi. Benim varlığımı da o an fark etti. ’Bak Yengenin yanında küfür ettirdin DEFOL LAN ‘’ diye avazı çıktığı kadar bağırdı. Adamın cümlesi bitmeden adam tırına girmişti bile.

Bize döndü;

-Kardeş kusura bakma cahilliğine ver yanında hanım varken edepsizlik etti bizim şoför. Gerilmeyin biz buradayız dedi. Siz neden buradasınız?

İlker de sabah benzinlikten buraya kadar olan süreci adrenalin de sebebiyle tek nefeste anlattı mont bile giyme ihtiyacı hissetmeyen ayağında filmlerde gördüğüm kahverengi wc terliği kazağı fitilli kadife pantolonlu bu dev.

Kusura bakma diyen adam, İlker’in ikinci sıra yüzünden kaldık burada cümlesinden sonra 180 derece döndü.

-Lan iyilik yaramıyor size mi soracağız sizin ne işiniz var burada. Tüm bu tırlar ekmeğinin peşinde şu soğukta bekliyor. Lüx arabanı karını almışsın tatile gidiyorsun bok mu var kış günü madem paran var bin uçağa git. Bak bakalım etrafına başka binek var mı? Binin arabanıza bekleyin açılınca ilk siz gidersiniz ikinci sıradaki gözünün görebildiği çoğu tır bizim firmanın tırı ben de şefleriyim varsa bir derdin söyle yoksa hadi arabanıza.

İlker bir şey söylemeden beni çekerek arabaya geçti. Sinirliydi ama bana belli etmemek için sesinin tonunu ayarladı.

-Hayatım daha gün uzun nasıl olsa açılacak yakıtımız var otururuz camlar filmli zaten uyuruz sonra da gideriz buradan.

Tek sorun uykuymuş gibi. Biz arabaya geçtiğimizden beri arabaya bakarak şoförler konuşuyordu. Bizden bahsettiklerini anlamak için falcı olmaya gerek yoktu. Bakıp gülüyorlar elleri ile işaret ediyorlardı.

Arabanın içine dolmaya başlayan çöp kokusu tırların gölgesinde kalmış normalde dev olan arazi aracımızın klostrofobik ortamı ağlama noktasına getirmişti beni. İnsen inilmeyecek bir ortamdı. Saatler geçti artık öğleden sonra oldu en sağda ki sıra yavaşça akıyor ama bizim yanımızda ki kaynak sıra kımıldamıyordu. Söyledikleri gibi bu kaynak ya da öne geçme sırası değildi soğuktan korunma ve bir arada kalma sırasıydı şirket tırlarının. Çayı vs. beraber içiyorlardı çünkü.

Araç çok sıcak olmuştu montumu çıkarırken fark ettim ki için de arabada seyahatin verdiği rahatlıktan dolayı tişört ve altımda montumun kapatmasının güveni ile fark etmediğim spor tayt vardı.

Çıkarmakta tereddüt ettim hem de arka koltukta rahatça uzanmak için bol eşofman giymek için kocamdan valizi içeri almasını istedim.

Bagajı açmasıyla kapatıp arabaya koşması bir oldu.

-Hayatım çantalar yok……

Bir yanıt yazın

İlgili Hikayeler