Artık sadece uygun günün gelmesini bekliyorduk, Şeyma ne zaman ‘ döllenmek’ için hazırsa, o gün ‘misafirliğe’ gidecektik. Erkek olan bendim ve aslında bundan neden bu kadar rahatsız oluyorum diye sorgulamak manasız gelebilirdi eğer bunu başka birine anlatabilecek olsam ama bu sadece isteksiz bir seks macerası değildi ki. Ucunda baba olmak vardı. Sırtıma yükledikleri yükün ağırlığını şu an kimse düşünmüyordu.
” Bu akşam Şeyma’lara gidiyoruz, ” dediğinde telefonda Gökçe, hazırlıksız yakalanmıştım.
Cumartesi günüydü ve telefon etmişti arkadaşı akşama gelmemiz gerektiği, ayın en müsait günü olduğu ile ilgili bilgiler verdikten sonra.
Hayatımda gittiğim en uzun yol olabilirdi arabayı normalden çok daha yavaş sürdüğüm o gün. Zaten hızlı gitsem çok hevesli mi görünürdüm onu bile bilemiyorum.
Her zamanki gibi kapıda karşıladılar bizi ama bu kez kimse neşeli değil gibiydi, sadece zoraki gülümsemeler vardı.
Salonda bir süre oturup saçma sapan konulardan konuştuk. Sonra Şeyma müsade istedi, peşinden de Gökçe onu takip etti salondan çıkarken.
Kim bilir neler konuştular o beş dakika boyunca ama biz Kadir’le göz göze bile gelmiyorduk.
Sonunda Gökçe salonun kapısından bana seslendi. ” Hayatım… Sen biraz buraya gelir misin? ”
Kurbanlık koyun gibi neden hissediyordum bilmiyorum ama söz dinleyip kalktım yerimden.
Eşimin yanından geçerken bana gülümsemeye çalıştı ama ben tepki vermedim.
Şeyma’yı takip ederek yatak odasına girdim, benden sonra da kapıyı kapattı arkamızdan. Aşağı kattan gelen televizyonun sesi yükselmişti şimdi, sanırım yukarıdan aşağıya gelecek herhangi bir sesten rahatsız olmak istemiyorlardı. Odaya hızlıca bir göz attım, iki kişilik yatak düzenli duruyordu, nevresimler belli ki yeniydi. Perdeler sıkıca kapatılmıştı doğal olarak. Yatağın baş ucunda iki komidin vardı. Şeyma komidinin üstündeki lambayı yaktı ve bana döndü. ” Işığı kapar mısın, bu ışık bize yeter.”
Hemen dediğini yaptım doğal olarak, sonra da benden bir metre kadar uzakta duran Şeyma’ya döndüm. Bir an göz göze geldik ve gözlerinden anlayabiliyordum yay gibi gerildiğini sinirlerinin, odadaki tansiyon yükseliyordu.
” Tamam,” diyebildim, ortamı yumuşatmam için konuşmam gerekiyordu artık. ” İşte buradayız. Şimdi ne yapmamız gerekiyor biraz konuşalım mı?”
Şeyma’nın utangaçlığı yanaklarını al al yapmaya başlamıştı. ” Yani… Sanırım gerektiği kadar kıyafetlerimizi çıkarıp, yorganın altına girmemiz gerekiyor.”
Ona bir daha bakıyordum da, bu akşam gözüme her zamankinden daha güzel geliyordu, Kadir şanslı adammış dedim içimden. Gözlerinin bu kadar can alıcı olduğunu fark etmemiştim.
” Peki o zaman,” dedim ve ikimiz de birbirimizin hareketlerini tekrar eder gibi kontrol ederek yatağın iki farklı yanına doğru ilerledik, ben bir ucundan o da diğer ucundan tutarak yatağın üstündeki yorganı sıyırdık. Ben sola o da sağ kısma yattı. Parfümünün can alıcı kokusunu alabiliyordum, kendim de en sevdiğim kokuyu sıkmıştım.
Tekrar bir göz teması oldu ve ikimiz de diğerinin sessizliği bozmasını beklediğinin farkındaydık.
” Biraz… Biraz değil fazla garip oldu böyle. Hayatta aklıma gelmezdi seninle kendimi böyle bir halde bulmak.”
” Farkındayım.. Öyle zaten,” dedi gülümsemeye çalışarak. Elimden gelenin en iyisini yaparak belli etmemeye çalışıyordum ama gözlerim memelerine kayıyordu, göğüs uçları dikilmeye başlamıştı, bunu neredeyse görebiliyordum. ” Yine de sana minnettarım bizim için bunu kabul etmene.”
Zevkle dememek için kendimi zor tuttum. ” Öyleyse.. Pantalonumu çıkarabilir miyim şimdi?” Kafasıyla onayladı ve kendisi de yorganın altında ellerini kullanarak soyunmaya başladı. Eteğini çıkardığını tahmin edebiliyordu, zaten çıkarınca da yatağın yanındaki komidinin üstüne koydu. Devam ettim ve sordum. ” İç çamaşırımızı da çıkarıyoruz? Boxerımı yani.”
” Çıkarsak iyi olur sanırım,” derken hayatımda gördüğüm en çekici utanma anına şahit oluyordum. Yorganın altında biraz daha itiş kakış oldu ve ikimiz de iç çamaşırlarımızı çıkarmış olduk. Şimdi, birbirimize yarım metre mesafede ve belden aşağımız çıplak biçimde aynı yatakta uzanıyorduk. Benim üstümde siyah tişörtüm, onun üstündeyse yeşil bluzu kalmıştı. Odaya girdiğimizden beri tansiyon yüksek olmasına rağmen, vaziyetin saçmalığından olsa gerek hala tam erekte halde değildim.
Bir süre rahatsız edici bir sessizlik oldu ve Şeyma söze girdi. ” Acaba.. Nasıl yapsak, ben sırt üstü mü uzanayım?”
Utanma sırası bana geçmişti şimdi. ” Şeyma’cım.. Şeyma.. Nasıl desem.. Yani, normalde ilişkiye girmeden önce hiç sorun yaşamam ama sanırım psikolojik olarak buna hazır olmadığımdan oluyor… Müsaade edersen… Sertleşmem gerekiyor… Elimle hallederim..”
” Uff… Gerçekten çok utanç verici değil mi,” diye ilk defa samimi bir biçimde gülümsedi. ” Yani.. Benim de kendime dokunmam gerekecek… Sana hazır olmam için.”
Arkama yaslanıp uzandım yatakta, birbirimize biraz daha yaklaşmıştık, göz ucuyla beni izlediğine emindim. Yorganın altında yine hareketlilik başlamıştı, elimi önüme götürüp ufaklığı kavradım. Onun da elini bacak arasına götürdüğünü biliyordum. ” Beş numaralı kuralı çiğnemesek iyi ederiz. Müstehcen konuşma yapmak yasaktı değil mi?” diye şaka yapmaya çalıştım bütün bu hazırlık aşamasını tiye alarak. ” N’apalım, üç deyince başlayalım mı?”
Tahmin ettiğim gibi kaliteli bir espriye gülünmesi gerekiyordu ve gözlerini kapayıp elini bacak arasında hareket ettirmeden önce güldü. Böylece, o güzel gözleri kapalıyken benim onun o masum, tatlı ama aynı zamanda bana çekici gelen güzel yüzünü kolayca izleme imkanım olmuştu.
Yüzünde tam bir konsantrasyon hali vardı şimdi hala gözleri kapalıyken, daha önce deneyimlemediğim bir biçimde tutku dolu bir ifadeye büründü ağzı hafif aralanırken, göğsünün hafif hafif çıkıp indiğini görebiliyordum.
Kendisine dokunurken acaba aklından neler geçiyordu, Kadir’le ilgili geçmiş yaşantılar mı aklına geliyordu yoksa biraz sonra olacakları mı düşünüyordu. Acaba beni içine alacak kadar ıslanmışmıydı.
” Ben hazırım,” dediğimde sesimin bu kadar çatallı çıkmasını ummuyordum.
Gözlerini açıp bana döndü. Neredeyse fısıldayarak, ” Ben de,” diyebildi. ” Ben uzansam iyi olacak. Sen üste geçer misin?”
” Tamam,” dedim ve yorganın üstümüzden açılmamasına özen göstererek yatağın onun tarafına geçmeye başladım, o da kendini ortalayıp bana yardımcı olmaya çalışıyordu, bacaklarını aralamıştı, bacak arasına geçerken ellerimi omuzlarının üstünde iki yana koyarak destek alıyordum. Yatağın tam ortasında, Şeyma’nın tam üstünde, ellerim iki yanda dururken, erkekliğim, magmanın bir karış uzağında havada asılı bekliyordu. Yüzümüz ve göğsümüz iki üç karış mesafedeydi.
Kollarımdaki ve omuzlarımdaki kasların ortaya çıkması hoşuma gitmişti. Kadir’inkinden çok daha iyi bir fiziğe sahip olduğumu biliyordum ama aynı zamanda Şeyma’nın da minyonluğunun daha iyi farkına varmıştım şimdi. Eşime göre daha küçük bir beden vardı altımda, bu da hoşuma gidiyordu.
Ona doğru bakarken, artık kazık gibi olduğumu biliyordum, biraz sonra, yorganın altının karanlığında, bedenlerimiz birleşecekti.
” Hazır mısın?” diye sordum nazikçe ve sessizce, ona dokunmadan, belimi yaklaştırıyordum.
” Evet,” dedi gözlerini bir an bile benimkilerden kaçırmayarak.
Sikimi ona doğru yaklaştırdım ve sonunda, kafası amına değdi.
Ateşini anında hissetmeye başlamıştım ucunda, kendisi ile oynamasının sayesinde hazır olduğu belliydi.
Bana yardımcı olarak kalçasını az kaydırdı ve kafası yavaşça ilerledi yarığında, ilk iki üç santim içindeydi artık. Göz temasını ikimiz de kesmediğimiz için gözbebeklerindeki büyümeyi görebiliyordum.
İki eliyle çarşafı sıkıca tutuyordu, üst dişleri ile alt dudağını ışırışını görmek hoşuma gidiyordu. İçinde ilerlemeye devam ettikçe ne kadar sıkı olduğunu hissetmek fenaydı sikimin etrafında. Hem dar ama aynı zamanda esnemesi, benim kalınlığımla esnemesi deliğinin çok uzun süreden beri unuttuğum bir şeydi.
Daha da ilerleyip sonunda sapına kadar içine girdiğimde ağzından küçük bir inleme sesi çıktı. ” Ahh… ”
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.